uluğ bey
Uluğ Bey

Uluğ Bey aynı zamanda çok zeki ve hafızası çok güçlü bir bilim adamıdır. Bir kitabı çok dikkatli okuduğunda o kitabı ezberleyebiliyordu. Daha çok matematik ve astronomi bölümleriyle ilgilenirdi. Bu bölümler hakkında bir çok bilgiye sahiptir. Bir rivayete göre kendi falına bakmış ve oğlu Abdüllatif tarafından öldürüleceğini görmüş ve bu sebepten dolayı oğlunu yanından uzaklaştırmıştır. Oğlunun babasına duyduğu bu soğukluk basının küçük oğluna daha fazla ilgi göstermesiyle daha da şiddetlenmiştir.
Semerkand'a bir rasathane kurmuştur, bu rasathanenin başkanlığını Kadı Zade etmiştir. Rasathane için yörede bulunan tüm mühendis, alim ve ustaları buraya çağırmıştır. Rasathanenin yapım ve rasat aletleri için çok para harcamıştır. Bu gözlem evinde yapılan gözlemler ancak on iki yolda bitirilebilmiştir. Gözlem evini sadece Kadı Zade değil Cemşit tarafından da yönetmiştir. Kadı Zade gözlemlerin sonucunu göremeden ölmüştür. Daha sonra gözlem evi Ali Kuşçuya bırakılmıştır. Uluğ Bey bu gözlem evinde en büyük eserini yani Zîc-i (Zeyç) burada yapmıştır. Bu eser daha bir kaç yüzyıl doğu ve batı tarafından kullanılmıştır. Zeyç'in ilk makalesi 1650 yılında Londra'da ilk olarak yayınlanmıştır. Avrupada bir çok dile çevrilmiş ve 1839 yılında cetvelleri Fransızca tercümesi ile basılmış. Daha sonrada orijinal olarak 1846 yılında basılmıştır.
Zîc-i Irak ve İran savaşı sırasında Türkiye'ye Aysofya'ya getirilmiştir. Bu büyük eserin sahibi 1449 yılında kendisinin de korktuğu gibi oğlu Abdüllatif tarafından öldürülmüştür.